
Şişli'den Harbiye'ye kadar sağlı sollu hemen bütün mağazaların isimleri ya Fransızca veya İngilizce kırması yabancı kelimelerdir.Müsbet veya menfî reklam yapmamış olmak için misal vermeyeceğim.Fakat bu mağazaların hepsinde Türk olmak bir küçüklükmüş gibi, yabancı görünmek özentisi göze çarpar.Sahipleri Müslüman, Rum, Ermeni veya Musevidir.Son zamanlarda salgın hâlini alan bir yabantaparlık(ecnebîperestlik) bu mağazaların bulunduğu caddenin bir Türk caddesi olduğuna inandırmayacak kadar çirkin bir istilâ manzarası arzetmektedir.
Avrupa dillerine ait yabancı kelimelerin istilâsı yalnız mağaza isimlerinde değil, ilim ve aydın dilinde ve en kötüsü devlet dilinde göze çarpıyor.
Milletlerin biribirinden kelime almaları bir zarurettir.İngilizce'de binlerce Fransızca kelime olduğu gibi Fransızca ve Almanca'da da yabancı kelimeler pek çoktur.Saf ve katıksız dil olamayacağına göre ihtilât bir dilin tekamül şartlarından biridir.Bir asırdan beri Türkçe'ye yüzlerce kelime girmiştir ve daha da girecektir.
Ancak dilimizin özlüğünü kaybetmesi felâketi, karşılığı bugünkü Türkçe'de bulunan kelimeler kabul edildiği zamana başlar."Takım" mânâsına gele ekip kelimesi bunlardandır."Başkan" yerine şef, "daire başkanı" yerine büro şefi, "bölge", "bölüm", "saha" veya "alan" yerine sektör, "yatırım" yerine envestisman, "sermayelendirmek" veya "para yardımı" yerine finansman ilh... kelimeleri de bunlardandır.Aransa bu yabancı kelimelerin daha uygun Türkçe karşılıkları da bulunabilir.Fakat birçeok münevverlerimizin ve devletin dilinde Avrupalılaşmaya doğru bir yönelme seziiliyor.Sanki "istihsal" derseniz cehalet, "prodüksiyon" derseniz derseniz ilimdir.Çok defa bir Türkçe kelimenin sâdece Grekçe veya Lâtince'sini söylemek onu târif ve izah etmeğe yeter sayılıyor.
Aşırı yabancı kelime düşmanlığı nasıl bir dil taassubu ise, Türkçe karşılığı bulunan veya bulunabilecek olan yabancı kelime hayranlığı da züppeliktir.Zaten bu memleket ne çekmiş ve çekiyorsa softa ve züppe kafası yüzünden çekmiyor mu?
Milliyet, 13 Eylül 1958
Avrupa dillerine ait yabancı kelimelerin istilâsı yalnız mağaza isimlerinde değil, ilim ve aydın dilinde ve en kötüsü devlet dilinde göze çarpıyor.
Milletlerin biribirinden kelime almaları bir zarurettir.İngilizce'de binlerce Fransızca kelime olduğu gibi Fransızca ve Almanca'da da yabancı kelimeler pek çoktur.Saf ve katıksız dil olamayacağına göre ihtilât bir dilin tekamül şartlarından biridir.Bir asırdan beri Türkçe'ye yüzlerce kelime girmiştir ve daha da girecektir.
Ancak dilimizin özlüğünü kaybetmesi felâketi, karşılığı bugünkü Türkçe'de bulunan kelimeler kabul edildiği zamana başlar."Takım" mânâsına gele ekip kelimesi bunlardandır."Başkan" yerine şef, "daire başkanı" yerine büro şefi, "bölge", "bölüm", "saha" veya "alan" yerine sektör, "yatırım" yerine envestisman, "sermayelendirmek" veya "para yardımı" yerine finansman ilh... kelimeleri de bunlardandır.Aransa bu yabancı kelimelerin daha uygun Türkçe karşılıkları da bulunabilir.Fakat birçeok münevverlerimizin ve devletin dilinde Avrupalılaşmaya doğru bir yönelme seziiliyor.Sanki "istihsal" derseniz cehalet, "prodüksiyon" derseniz derseniz ilimdir.Çok defa bir Türkçe kelimenin sâdece Grekçe veya Lâtince'sini söylemek onu târif ve izah etmeğe yeter sayılıyor.
Aşırı yabancı kelime düşmanlığı nasıl bir dil taassubu ise, Türkçe karşılığı bulunan veya bulunabilecek olan yabancı kelime hayranlığı da züppeliktir.Zaten bu memleket ne çekmiş ve çekiyorsa softa ve züppe kafası yüzünden çekmiyor mu?
Milliyet, 13 Eylül 1958
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder