9 Temmuz 2008 Çarşamba

Medeniyet Dili, Türkçeleşmiş Türkçe, Zengin Dil

MEDENİYET DİLİ,TÜRKÇELEŞMİŞ TÜRKÇE,ZENGİN DİL[1]
Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş

Tarih boyunca büyük medeniyetler kurmuş milletlerin dilleri de büyük olur. Medeni milletlerin dili hiçbir zaman saf değildir. Bu milletlerde “saf dil” diye bir şey söz konusu olamaz. Çünkü büyük devletlerin, çevrelerindeki devlet ve milletlerle ilişkileri fazladır. Bu şekilde medeniyetler de birbi­rine tesir eder. Medeniyetler ve kül­türler; birbirleriyle münasebetleri, bunun neticesinde birbirlerine tesirleri dolayısıyla karşılıklı olarak kelime alış verişi de yaparlar. Bu bakımdan hiçbir büyük dil saf olamaz.

Meselâ Batı dillerinden Fransızca Frank milletine dayanır, 50-60 bin ke­limelik Fransızca bir sözlük içerisinden Frankçadan gelen kelimeler 200'ü geçmez. Belki Fransızcada bu­lunan Türkçe kelimelerin sayısı bu miktardan fazladır. Fransızcaya Eski Grekçe'den, Latinceden kelimeler girmiş, Fransızlara dil bakımından atalarından miras fazla bir şey ulaşmamıştır.

İngilizcenin de üçte ikisi Fransız ve Latin menşelidir. Almanca, İspanyolca ve Portekizce içinde aynı durum söz konusudur. Bunların bir kısmı Latin dilleri grubundan bir kısmı da Germen dilleri grubundandır. Fakat hep­sinin içerisinde Latince menşeli çok sayıda kelime vardır. Bu dillerde saf olarak kendi eski kelimelerden çok azının bugüne geldiği görülür.

Medenî milletler başka millet­lerle temas ettikçe, dillerine başka milletlerin dillerinden kelimeler girer. Türkçe için de böy­le olmuş. Türkçenin ilk devri, İslâmiyetten evvelki devri de tamamıyla sâf değildir. O devirde de Türkçeye Çinceden ve daha sonra Sanskritçeden kelimeler girmiştir. İslâm dinini kabul etmekle bir­takım dini terimler Arapçadan girmiş, yine İran’a komşu olmamız ve edebiyat dili olarak kullanılması yüzünden Türkçeye Farsça kelimeler girmiştir.

Dildeki kelimeler malzemedir. Mühim olan bu malzemenin kul­lanılışıdır. Bu malzemelerle meydana getirilen eser, yapı mühimdir. Kelimeleri inşaat malze­mesine benzetirsek, inşaat malzemesinin ken­disi mühim değil, inşaat malzemesiyle ne ya­pılıyor, küçük bir bina mı yapılıyor, muhte­şem bir eser mi meydana getiriliyor? Mühim olan budur.

Türkçe - Türkçeleşmiş

Dilde Türkçe kelimelerin yanında Türkçe olmayan fakat Türkçeleşmiş kelimeler de vardır. Bu kelimeler, Türkçenin yaşadığı tarihi seyir içerisinde mey­dana gelmiştir, bin senelik bir kullanıma sahiptir.Türkçede bazı kelimeler kök bakımından belki Türkçe değildir, fakat Türkçeleşmiş ve Türkçenin malı ol­muştur.

Dil bakımından büyük medeniyetler meydana getirmiş milletlerin kültür dillerinde üç çeşit kelime vardır. Birisi; o mille­tin kendi öz malı olan kelimeler. İkincisi, çeşitli münasebetlerle başka milletlerden alınan keli­meler. Fakat bunlar bazı ses değişikliğine uğ­rar, şekil değişikliğine, mânâ değişikliğine uğ­rar, etraflarında mecaz kullanışları ve deyim­ler oluşur ve o milletin malı olur. Bir de yabancılığını muhafaza eden kelimeler vardır, bunlar başka dillerden girmiştir, fakat yabancılı­ğını muhafaza etmektedir.
Bunu Türkçeye tat­bik edersek, Türkçede de üç çeşit kelime oldu­ğu görülür. Birisi, aslında Türkçe olan kelime­ler. İkincisi, başka dillerden Türkçeye girmiş; fakat Türkçeleşmiş kelimeler. Bunların büyük kısmının Türkçe kelimelerden hiçbir farkı kalmamış, Türkçeleşmiştir. Bir de başka dillerden alındığı halde yabancılığını muhafaza eden kelimeler. Bunlar Arapçadan, Farsçadan, ve dillerinden girmiş, fakat Türkçeleşmemiş yabancılığını koruyan kelimelerdir. Bu çeşit kelimeler atılabilir. Türkçeleşmiş keli­melerin, aslen Türkçe olan kelimelerden hiçbir farkı kal­mamıştır. Eski kültürle alâkalı ke­limeler, bu kelimeler halkın malı olmuş keli­meler... bunlar menşe itibariyle, aslı itibariyle Türkçe olmasa bile Türkçeleşmiş kelimeler... Bunların değiştirilmemesi lâzım... Halk bun­ları anlıyor. Benimsemiş...

Zengin Dil

Kelime sayısının fazla olması dilin zenginliğini tam olarak göstermez. Dil kelime sayısı bakımından zengindir, fakat bu zenginlik için yeterli bir unsur değildir. Mesela: falan dil zengin bir dil­dir, atın, devenin, kılıcın, aslanın yüzlerce adı vardır, denilebilir; fakat bunlar arasında mânâ farklı­lığı bulunmuyorsa bu bir zenginlik değil­dir. O dilde çeşitli bölgelerde aynı varlığa değişik isimler verilmiş, hepsi de farklı seslerde aynı varlığı karşılamaktadır. Bu kelimelerin arasında anlam farkı bulunmadığından dile bir zenginlik katmaz.
İngilizce için de şu kadar kuş ismi, bu kadar bitki ismi var, İngilizce şu kadar zengin­dir, denilir. Bu kadar kelime olmasının sebebi, İngilizler sömürgelerinde ne gör­müşse onu dillerine almalarıdır. Hindistan'da gör­düğü bitkiye o dildekine benzer bir ad vermiş, orada gördüğü kuşun, hayvanın is­mini aynen almıştır. Bu da dilin zenginliğinde ölçü değildir.

Zenginlik: bir dilin ifade kabiliyeti, ifade gücü var mı, yok mu, o zaman belli olur. Bu­nu da deyimlerin çokluğu sağlar. Bir dilde deyimler çoksa o dilin anlatış gücü fazla de­mektir. Mecaz kullanılışlar çok ise o dilde yi­ne bir kudret var, demektir. Anlatış; fiillere da­yandığı için fiil kalıpları zengin mi, değil mi, bunlara bakılır. Zenginliği bu şe­kilde ele aldığımızda Türkçenin çok zen­gin bir dil olduğu ortaya çıkar. Çünkü Türkçe­ deyimler bakı­mından çok zengindir.

Ayrıca Türkçede bilhassa fiil çekim kalıpları diğer dillerden fazladır. Türkçe, fiil çekimi bakımından dünyada en fazla imkâna sahip olan bir dildir Meselâ; “gelmişmişim” fiili, anlatılan geç­miş zamanın rivayeti oluyor. Yani, kendim bilmiyorum, başkası bana söylüyor, fakat o da görmemiş, o da başkasından duymuş söylüyor. “Gelmişmişim” gibi bir hareket anlamı dünyanın hiçbir dilinde tek bir fiilde anlatılamaz. Bir ve­ya iki cümleyle anlatılır. Bu, Türkçenin bir zenginliğidir. Belki Türkçede kelime sa­yısı az; fakat Türkçede deyimler çok, mecazi kullanılışlar çoktur. Fiil çekimi bakımından ise, Türkçemiz bütün dillere göre en fazla çekim imkanlarına sahip, zengin bir dildir.

[1] Yazı, Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ın Dil Davası kitabından derlenmiştir

Hiç yorum yok: