8 Aralık 2008 Pazartesi

Yapmak Fiili ve Süleyman Nâzif


Yâkup Kadri Kara­osmanoğlu, dönemin çeşitli yazarlarını değerlendirirken Süleyman Nazif’in yapmak fiiliyle ilgili duyarlığına şöyle yer veriyor:

“...Üstad, günlük gazete yazılarımın birinde , bilmem kimden bahsederken, bilmem neden dolayı “vazifesini yaptı” diye bir tabir kullandığım için başka bir gazete(de) beni bir ortaokul öğrencisi gibi paylamış ve “şu yapmak” fiili çıkalı birçok şeyler yıkıldı diye kükremişti.
İtiraf ederim ki, o günden beri, ben hâlâ “yapmak” fiilini kullanırken tereddütten tereddüde düşerim; hele Türkçede “vazife görmek, vazifesini yerine getirmek” gibi söz şekilleri varken “vazifesini yapmak” demekten ürkerim ve günlük gazetelerin baş sayfalarının 36 puntoluk manşetlerinde sık sık gözüme çarpan “konuşma yaptı, açıklama yaptı” gibi laflar karşısında üstadın hayalini (görür) diken diken sakalı ve sivri dişleriyle üstüme saldırır hissederek irkilir kalırım.
Süleyman Nazif iyi ki vaktinde öldü. Yoksa, elinden ve dilinden çekemeyeceğimiz kalmayacaktı.Yoksa aklını oynatıp bizi boğmaya kalkışacaktı. Hayır belki de Türkçeyi yeni öğrenmeye başlamış bir ecnebiyi taklit ettiğimizi sanarak kahkahalarla gülecekti. Ya da bize şöyle sataşacaktı: “Mademki, konuştu yerine konuşma yaptı diyorsunuz: neden geldi yerine gelme yaptı, gitti yerine gitme yaptı demiyorsunuz?”
(Gençlik ve Edebiyat Hatıraları -Yâkup Kadri Karaosmanoğlu- 173. s)

Hiç yorum yok: