Yine Türkçe
Farsça'da şöyle bir söz vardır:
'Lafz, Lafz-ı Arab” est!Fars” şeker est!Türk” hüner est!' Yani söz denildi mi Arabca'dır! Farsça şeker gibi yumuşak ve akıcı bir dildir! Türkçe hünerdir! Öyle bir dildir ki konuşması özel beceri gerekdirir.
Tabii Türkçe derken -en azından ben- İstanbul Türkçesi'ni, onun da 'Babıali” ağzı'nı anlıyorum. Eskiden böyle bir Türkçe ve böyle bir ağız mevcuddu. Yaşlılar hatırlar. Bu lisan ile ve hem de aruzla şiir yazan Fransız, İtalyan, Hırvat, Sırp, Romen, Macar, Arab, Fars, Yunan, Ermeni ve daha irili ufaklı başka milletlerden pek çok ed”b vardır. Tunuslu Hacı Muhammed, 1559'da bitirdiği ünlü coğrafya kitabını yazdığı önsözde demişdir ki 'Ben bu kitabı Türkçe yazdım. Çünki bu dil bugün dünyaya hükmeder.'...
Taammüden
Demek ki Türkçe, bugün 'Neo-Tanzimatist', yani 'yanaşma' yani 'Avrupa Yalakası' birtakım 'aydınlarımız'(!) tarafından iddia edildiği üzere kıyıda köşede kalmış bir lisan değil, tam tersine bizzat onlar tarafından 'taammüden' kenara itilmiş ve ırzına 'tasallut' edilmiş bir 'sabık' dünya dilidir!.Daha doğrusu 'idi'...Türkçe'nin önemsiz olduğunu ileri sürerek kendi kifayetsizliklerini perdelemek isteyen 'TaksimTünel arası yazar ve çizerleri' bana lütfen şunu ”zah etsinler: Bugün bizim konuşduğumuz, yahut konuşduğumuzu sandığımız, 'İstanbul Türkçesi'ni en az 110-120 milyon insan (geniş Osmanlı kadrosu, Azeriler, Türkmenler, Ermeniler v.s.) anlıyor. Peki, bizim neden tek bir Nobel sahibi romancımız, şairimiz yok da ancak dört beş milyon insanın anlayıp yazdığı bir Norveççe'den yahut onbeş onaltı milyon insanın kullandığı bir Sırp Hırvatça veya on oniki milyonun dili olan Macarca'dan var? Bir milyar 300 milyon insanın konuşduğu Çince niçin 20. Yüzyıl boyunca tek bir uluslararası yazar yetişdiremedi? Yanılmayınız! 2000 Yılı Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi Gao Xingjian 'Fransızca' yazar eserlerini...
Kemiyyet değil keyfiyyet
Demek ki bir dilin 'edebî' ve fikr' verimi', kaç kişinin o dilde 'çene çaldığı'ndan ziyade o dilin hangi 'düzeyde' kullanıldığına bağlı.Türkçe bugün, şahdamarına ustura yemiş bir cinayet kurbanı misali can çekişiyor. Fakat Türkçe'nin katlini 'münferid' bir hadise olarak telakkıy edersek yanılırız. Bana öyle gelir ki 'Türklük Organizması' aşırı yaşlanma sonucu artık 'hücrelerini yenileme' kaabiliyetini kaybetdi.Toplumlar, milletler, kavimler, medeniyetler hep aynı akıbete duçar oluyorlar önünde sonunda...Önce muhayyile silinip gidiyor... Sonra hafıza... Ve nisyan...En fecisi nedir, bilir misiniz?Unutacak bir şeyimiz bile kalmadı artık...Gelin de ölümsüz Cemil Meriç'i anmayın:'Argo kaanundan kaçanların dili! Uydurma dil tarihinden kaçanların!'...
Dünyanın en ahengli dili
Bundan 133 yıl önce (Arnavut asıllı!) Büyük Osmanlı entellektüeli Şemseddin Sami Bey şöyle yazıyordu:- Dünyada kulağa en ziyade hoş gelen dil İtalyanca veya Rumca'dır diyenler var. Lakin tecrübe edenler teslim ve itiraf ederler ki dünyada kulağa en hoş gelen ve anlamayanları bile meftun eden bir dil varsa o da İstanbul'da ve Devlet'in büyük şehirlerinde konuşulan Türkçe'dir.Türkçe 1880'lerden ”tibaren modernite yolunda zaten kendi iç dinamikleriyle adamakıllı yol katetmeğe başlamışdı. Selanik'de intişar eden 'Genç Kalemler' Mecmuası'nda Ömer Seyfeddin'in 1911'de yayınladığı Yeni Lisan makalesi bunun için bir 'manifestosu' gibidir.
Gaaib Cennet Türkçe
Yıl 1903... Mevki, Paris... Boulevard St. Michel'deki kafelerden biri... Eşhas: Yahya Kemal, Abdullah Cevdet, Abdülhal”m Memduh... Ekim yapraklarının havada mağlub pişmanlıklar gibi dönendiği kızıl güneş ışıklı bir ikindi üzeri...Aynı konuda birer mısra söylemeğe karar verirler.Almış Abdullah Cevdet: 'İsterim / ölmek deraguş eyleyip bir makberi.' (failatün, failatün...)Abdülhalim Memduh 'daha bir Türkçe' olacağı mülahazasıyla şöyle değişdirmiş: 'Bir kabri deraguş ederek / isterim ölmek.' (mef'ulü, mefa”lü, mefailü feulün)Şairin ifası, 'Bizimki', yani Yahya Kemal ise mırıldanıvermiş: 'Bir kabri ben kucaklayarak / ölmek isterim.' Bir 'hayır sahibi' tutup 'günümüz Türkçesi'ne çevirse de ne demek istediğini anlasak...Muhabbetle...
(Yağmur Atsız, Halka ve Olaylara Tercüman, 27 Ağustos 2004)
16 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder